Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gazilerimiz, şehitlerimiz ve okulumuz mezunu 18 Mart Kahramanı ünvanı verilen Cevat Çobanlı Paşa’yı rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Çanakkale 18 Mart Kahramanı, Galiçya Cephesi komutanı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı mezunumuz Cevat Çobanlı Paşa
Cevat Çobanlı, 14 Eylül 1871 yılında İstanbul Sultanahmet’te doğdu. Babası Osmanlı Genelkurmay Başkanlarından Müşir (Mareşal) Şakir Paşa’dır. İlköğrenimini o zaman Mahmudiye Rüştiyesi olarak hizmet veren okulumuzda tamamladı. 1892 yılında girdiği Harp Akademisi'ni 1894 yılında birinci olarak bitirdi ve Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. 1894-1900 yılları arasında "Padişah Yaveri" sıfatıyla Maiyet-i Şer'iye Erkan-ı Harbiyesi'nde görev aldı. Balkan Savaşları'nda Eylül 1912-1913 tarihleri arasında Şark Ordusu Kurmay Başkanı, Çatalca Ordusu Topçu Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yaptı. Savaş sonrası Şubat 1913-1914 tarihleri arasında 9. Tümen Komutanı ve iki defa Osmanlı-Bulgar Sınır Komisyonu Başkanlığı görevinde bulundu.
10 Ağustos 1914 tarihinde Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı görevine atandı. 29 Kasım 1914 tarihinde tekrar Mirliva (Tuğgeneral) rütbesine terfi etti ve Paşa oldu.Komutanlık boğazın ve kıyıların savunmasından sorumluydu.
Çanakkale Deniz Savaşlarında özellikle Boğaz savunmasında Cevat Paşa, askeri stratejisi ve planlaması ile üstün bir mücadele örneği gösterdi. Bu başarı onun “18 Mart Kahramanı ve İstanbul’u kurtaran birinci kişi unvanı” ile anılmasına vesile oldu.
Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, büyük deniz harekâtını plânlarken, Nusret Mayın Gemisi’ne karanlık liman bölgesine mayın döktürttü. Nusret Mayın Gemisi’yle uyguladığı askeri strateji, Çanakkale Savaşı’nın dönüm noktası olmuş ve bu mayınlar düşman donanmasına ağır kayıplar verdirmiştir.
Düşman gemilerini boğazdan geçirmeyerek tarihe “Çanakkale Geçilmez” mührünü vuracak kişilerden biri olan Cevat Paşa 18 Mart 1915 akşamı boğazdan geri çekilen düşman donanmasını seyrederek şu sözleri söyler: “Gittiler, Geçemediler, Geçemeyecekler.”
9 Ekim 1915’te Seddülbahir’deki 14’üncü Kolordu Komutanlığı’na atandı, 6’ncı ve 14’üncü Kolordulardan oluşan Güney Grubu Komutanı oldu.
Çanakkale Savaşlarının ilk aşaması olan deniz muharebelerinde Cevat Paşa, ikinci aşaması olan kara muharebelerinde ise Mustafa Kemal Paşa, başarıları ile iz bırakmışlardır. Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı her zaman takdir etmiş ve bu başarıdaki hakkını teslim etmiştir.
Çanakkale Muharebeleri döneminde Tasvir-i Efkâr gazetesinin 29 Ekim 1915 tarihli nüshasında Mirliva Cevat Paşa ile Miralay Mustafa Kemal’in fotoğrafları yayınlandı, iki komutanın başarısına ana sayfada yer verildi.
Çanakkale savaşlarındaki zaferlerin kahramanlarından Cevat Paşa'ya,18 Mart'ın en kıymetli anı sorulduğunda, "Boğaz'dan perişan halde çıkmakta olan düşman filosunun görünüşü savaşın en kıymetli anıydı" yanıtını verdi.
Cevat Paşa, Kasım 1916’da 15’inci Kolordu Komutanlığı’na atandı ve kolordusuyla birlikte Galiçya Cephesi’nde görev aldı. Bu cephedeki muharebeler, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarında gerçekleşti. Cevat Paşa, bu muharebelerde gösterdiği üstün başarılardan dolayı takdir topladı.
Galiçya Seferi´ne (1916-1917) çoğunluğu Çanakkale Cephesi’nde yer alanlar olmak üzere 35.000 kadar askerimiz gönderildi. Galiçya Cephesi´nde 12.000’den fazla vatan evladı şehit olmuş ve ebedi istirahatgahları Macaristan, Avusturya, Slovakya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Ukrayna´da bulunan Türk şehitliklerindedir.
Osmanlı Devleti döneminde Genelkurmay Başkanlığı ve Harbiye Nazırlığı (Milli Savunma Bakanı) da yapan Cevat Paşa, 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul'u işgal eden İngiliz kuvvetleri tarafından tutuklandı, Bekirağa Bölüğü'nde bir hafta alıkonulduktan sonra 22 Mart'ta bir savaş gemisiyle Malta'ya nakledildi ve 2773 no'lu sürgün olarak kaydedildi. 23 Ekim 1921 tarihinde TBMM ve İngiltere Hükûmeti arasında imzalanan takas anlaşması ile 15 Ocak 1922 tarihinde Türkiye'ye geri dönerek Ankara'ya geldi.
Kurtuluş Savaşı’nda da görevler alan Cevat Paşa, 9 Şubat 1922 tarihinde karargâhı Diyarbakır'da olan El-Cezire Bölgesi Komutanlığı görevine atandı. 21 Ekim 1922 tarihinde yeniden oluşturulan 3. Ordu Müfettişi oldu. 31 Ekim 1922 tarihinde bu görevinden istifa ederek Elaziz mebusu oldu.
17 Kasım 1924 tarihinde hem ordudaki görevlerini sürdüren hem de Meclis'te bulunan yüksek rütbeli subaylara birini tercih etmeleri istenmesi üzerine 25 Aralık 1924 tarihinde mebusluktan istifa etti ve aynı gün Askeri Şura Üyeliği'ne atandı. 14 Eylül 1935 tarihinde Orgeneral rütbesinde Askeri Şûra Üyesi olarak görev yaparken yaş haddinden emekli oldu.
13 Mart 1938 tarihinde 68 yaşında hayata gözlerini yumdu ve Erenköy Mezarlığı'nda toprağa verildi. Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları ve Atatürk'ün silah arkadaşları için Atatürk Orman Çiftliği arazisinde oluşturulan Devlet Mezarlığı’'na 1988 yılında naaşı nakledildi.